Saturday, June 2, 2007

Sunday, January 7, 2007

Saturday, January 6, 2007

ALLAHIIIIMMMM!!!

Joe, yatak kariyeri başarılarla dolu bir insandır. Ancak yaşlandıkça bu meziyeti inanılmaz bir baş ağrısı yüzünden durmuştur. Sağlığı ve aşk hayatı çekilmez bir hal aldığında tıbbi bir yardıma ihtiyacı olduğunu fark eder. Kapı kapı, doktor doktor gezdikten sonra problemini çözebilecek bir uzman hekim bulur kendine; "Size bir iyi, bir de kötü bir haberim var," der doktor.- "Doktor, önce iyi haberi duymak istiyorum."- "Sizi baş ağrınızdan kurtarabilirim."- "Peki kötü haber nedir doktor bey?"- "Çok nadir görülen bir durum. Söylemesi zor ama hadım edilmeniz gerekiyor. Cinsel organınız, omurganızın alt kısmına baskı yapıyor ve bu baskı sizde dayanılmaz bir baş ağrısı yaratıyor. Bu baskıdan kurtulmanın tek yolu erkeklik organınızı almak."Joe bu haber karşısında şok olur ve morali çok bozulur. Kendi kendine sorar; - "Ne yapsam acaba; erkeklik organım alınırsa ben nasıl yaşarım, kimin için yaşarım, el içine nasıl çıkarım?" Cevap vermek için fazla düşünmez ve başka bir şansı olmadığı için bıçak altına yatmaya karar verir. Hastaneden taburcu olduğunda, "Oh be! Dünya varmış. Kurtuldum şu lanet ağrıdan" diye derin bir nefes alır, ancak üstünde önemli bir parçasının eksik olduğunu hisseder. Caddede yürürken farklı bir kişi olduğunu sezinler. Yeni bir baslangıç yapmaya ve yeni bir hayata başlamaya karar verir. Bir erkek giyim mağazasının önünden geçerken vitrinde duran bir takım elbiseye takılır gözleri. "İşte tam aradığım takım elbise!" der ve dükkana girer. Tezgahtara, - "Yeni bir takım elbise istiyorum," der. Tezgahtar Joe'yu şöyle tepeden tırnağa bir süzer ve; "Bir bakalım; 44 beden!" der. Joe gülerek, - "Kesinlikle doğru, nereden anladınız?" "Bu benim işim". Joe takım elbiseyi dener. Üstüne 'cuk' diye oturur. Joe aynada kendisine hayran hayran bakarken tezgahtar sorar; - "Yeni bir gömlek de ister misiniz?" Joe bir kaç saniye düsündükten sonra "Elbette" der. Tezgahtar Joe'ya şöyle bir bakar;- "Kol numarası 34 ve 16 numara yarım yaka." Joe şaşırır; "Kesinlikle doğru, nereden anladınız?"- "Bu benim işim!" Joe gömleği giyer. Evet, gömlek süper olmuştur. Yakasını aynada düzeltirken tezgahtar sorar; "Yeni ayakkabıya ne dersiniz?"- "Evet, lütfen. Bir de ayakkabılarınıza bakayım." Tezgahtar Joe'nun ayaklarına bakarak; "Evet... 9-1/2... E." Joe iyiden iyiye afallar; - "İnanamıyorum, bir bakışta kaç numara ayakkabı giydiğimi nasıl anladınız? Vallahi bravo!" Tezgahtar; "Efendim, bu benim işim." Joe ayakkabıları da giyer. Gerçekten de ayakkabılar ayağına tam uyar; şöyle dükkan içerisinde bir tur atarken tezgahtar;- "Beyefendi, vallahi jilet gibi oldunuz! Size bir tane de şapka vereyim ben!" der. Joe aynaya bakarak kendini beğeniyle izler ve- "Evet, bir de şapka bakayım kendime!" der tezgahtara. Tezgahtar Joe'nun kafasına bakarak;- "Eveeet... 7-5/8." Joe yine şaşkın bir şekilde tezgahtara; - "Evet, doğru. Nereden bildiniz?" diye sorar. Tezgahtar iyiden iyiye havaya girmiş bir sekilde;- "Bu benim işim efendim" der. Şapka da süper oturmuştur kafasına.- "Vayyy beee, ulan ben neymişim beee. Ulan ben var ya ben..." diye düşünürken tezgahtar bu sefer "Size bir tane de don verelim efendim." Der. Joe birkaç saniye düşünür ve- "Tamam! Hemen bana en fiyakalı donlarınızdan getirin!" der. Tezgahtar geri adım atarak- "Eveeet.. 36 beden!" der. Joe gülerek;- "İlk defa yanıldınız. Ben 18 yaşımdan beri 34 beden giyiyorum!" der. Tezgahtar kafasını sallayarak- "Hayır, size 34 olmaz. Erkeklik organınızı sıkıştırır ve omurganıza basınç yapar, bu da dayanılması güç bir baş ağrısı çekmenize sebep olur!..

BİSİKLET

afrikada cok geri kalmis bir koye gelen papaz yerlileri egitmeye calisiyormus. her sabah insanlarin birbirlerine iyi dawranmalarni,iyilik yapmalarini ogutlerken,ogleden sonralarida kabilenin reisine ingilizce ogretmeye calisirmis. bir gun papaz kabile reisini yanina alip dolasmaya cikmis. bu arada gordukleri seylerin ingilizcelerini soyleyip reisin ingilizcesini gelistirmeye calisiyormus. bir katanin onunde papaz:'kaya' demis.reisde' kaya' diye tekrar etmis. bir gole gelmisler papaz"gol" demis reiste "gol" diye tekrar etmis papaz cok sevinmis"afferin"demis. biraz sonra caliliklarin arasinda oynasan bir cifte rastlamislar papaz utanarak "bisiklete binmek demis". reis oynasanlara soyle bir bakmis,ve tufegi ile ates ederek her ikisinide oldurmus.papaz saskinlik icinde bagirmis" napiyorsun"? bunca zamandir sizi medenilestirmek icin ugrasiyorum,insanlara iyi dawranmaniz gerektigni bunun tanrinin istegi oldugunu anlatiyorum "su yaptigin ise bak" reis parmagi ile olu kadini gostererek" benim bisikletim demis."

FAKSSS HEHE:D

Bir Turk, bir Amerikali ve bir Alman birliktesaunaya gitmisler.Bellerinde birer havlu saunada oturmuslar teratarlarken, bipbip bip diye ses duyulmus. Amerikali, sag eliylesol koluna dokunup,"Cagri cihazim caldi. Derimin altinda elektronikdevre var da..."demis. Aradan biraz zaman gecmis, bu sefer bir ceptelefonu calmayabaslamis. Bunun uzerine Alman, sol avuc icinikulagina goturmus vekonusmaya baslamis. Görusmesi bitince, Turk'e veAmerikaliya donup,"Avcumun icinde cep telefonu devresi var da..."demis Teknolojikolarak geri kalmayi gururuna yediremiyen Turk,"Bana bir dakika izinverin" demis ve disari cikmis.Birkac dakikasonra dondugunde poposunun arasina sıkısmis tuvaletkagidi sarkiyormus.Amerikali ve Alman'in kendisine garip garipbaktigini gorunce, "Faksgeliyor da.." !!!!!!!

BAŞBAKAN:D

ingilizı bilim adamı söz almış.Fabrikada kolu kopup ölen adamın koluna yeni bir insan yaptık o kadar verimli olduki 5 işçi işsiz kaldı.Amerikalı bilim adamı o da bir şey mi diye söze başlamış.parmağı kopup ölen işçinin parmağına yeni bir insan yaptık o kadar verimli olduki 20 işçi işsiz kaldı.Türk bilim adamı söz almış.Bir sabah işe gidiyordum havada bir osuruk kokusu aldım osuruğu hemen bir torbaya doldurdum.önce o osuruğa uygun bir döt sonra o döte uygun bir insan yaptım adına başbakan dedik o kadar verimli olduki tüm türkiye işsiz kaldı.huhaaaaaaaaaaaaaaaahaaaaaaaaaaaaaaaaaaaa

AMERİKALI-İNGİLİZ-IRAKLI

Bir Amerikali, bir Ingiliz ve bir Irakli barda oturmus içki içiyorlarmis. Amerikali içkisini bitirince bardagi havaya firlatmis, silahini cikarip bardaga ates edip parcalamis: "Bizde bardaklar o kadar ucuzdur ki biz Amerika'da ayni bardakla iki kere içki içmeyiz" demis. Ingiliz de bunun üzerine içkisini bitirip bardagi havaya firlatmis ve ates ederek bardagi parçalamis: "bizim Ingiliz kumsallarinda bardak yapacak cam için o kadar çok kumsal vardir ki, ayni bardakla iki kere içki içmeyiz" demis.Bunun üzerine Irakli da buz gibi sogukkanli bir sekilde içkisini bitirmis, bardagi havaya firlatmis, silahini çekip Amerikali ve Ingilizi vurup öldürmüs: Bagdat'ta bu Ingiliz ve Amerikalilardan o kadar çok var ki, biz ayni adamlarla iki kere içki içmeyiz" demis